Ziyaretçiyim

İnanmayanın okumadan reddettiği, inananın da okumadan veya anlamadan okuyarak savunduğu Kur an, okunsun, APAÇIK olan mesajı anlaşılsın diye yeniden ele alındı. Allah ın bütün insanlar için indirdiği Kur an ı, ait olduğu din olan İslam ı öğrenmek üzere yavaşça, anlaya anlaya ve düşüne düşüne okuyan Prof. Dr. Gazi ÖZDEMİR, ayetleri, özellikle başka ayetlerle ve bir bilim adamı titizliği ile edindiği bilimsel bilgisi ve tecrübeleri ışığında yorumladı. Kur an da olup asırlarca açıklanmayan birçok bilgiyi açığa çıkardı ve birçok ezberi bozdu. Kur an a göre, insanın yaratılış amacının Melek eğitimi almak üzere olduğunu ortaya çıkardı ve eğitim yerinin Dünya olduğunu, Adem in, tekâmül ettiği yerden, son sınavında 2 nefsinden başarısız olduğu için tekrar dünya eğitimine geri gönderildiğini, Allah ile bütün insanların Ruh ları ile Dünyaya gönderilmeden ve insan elbisesi giydirilmeden önce 7 maddelik sözleşme yapılarak ve bunlara uyacağına dair söz alınarak, bu nedenle de her insanın İslam a yatkın yaratıldığını ayetlerle gösterdi, İmanın temel esaslarını ve müminliğin şartlarının her biri birer ibadet olan 400 ün üstündeki muhkem-kesin hükümler olduğunu tespit etti ve bu özelliği ile İLK ve TEK KİTAPTIR Ayrıca; Kur an ı okumaya ilişkin Kur an ın 7 tavsiyesini bir araya getirdi, Önerilenin tek eşli evlilik olduğunu Kadın için tavsiye edilenin, tedbir için sadece şehvet yerlerinin örtülmesi olduğunu Kadının aybaşı halinin hiçbir ibadete engel olmadığını, Ve Kur an ın özellikle kadını koruduğunu belirledi, Din temelli ve dini parçalayan gruplaşmaların yasaklanmış olduğunu vurguladı, l Kurban kesmenin sadece Hac için Mekke de olanlarla sınırlı olduğunu, l Ve daha birçok konuda İSLÂM ın, Allah ın tek dini olarak her zaman ve her topluma göre daima yenilikçi ve BİR DEVRİM DİNİ olduğunu vurguladı. Sıkılmadan, Ne demek istiyor demeden, akışkan bir şekilde okunur, kolay anlaşılır anlam Türkçesi ve öğretici güncel yorumları ile genç, erişkin veya yaşlı, az eğitimliden, aydınlara kadar HER KESİME DEMEK İSLÂM DİNİ BUYMUŞ dedirtecek bir bilgi KUR AN ı var şu anda elinizde.

Gerçeğin Perdesi Aralandığında Gökyüzüne baktığınızda yalnızca yıldızları mı görüyorsunuz, yoksa insanlığın unutulmuş kadim hafızasına açılan kapıları mı? Sirius un ışığı, antik medeniyetlerden kutsal metinlere, Dogon efsanelerinden kuantum fiziğinin derinliklerine kadar uzanan bir hikâyeyi fısıldıyor. Bu, yalnızca bir yıldızın değil; insanlığın kökeninin, kaderinin ve sonunun hikâyesi. Elinizdeki kitap, yaratılıştan kıyamete, sanal evrenden gerçek gerçekliğe uzanan sıra dışı bir yolculuk. Kur an ayetleri, modern bilim, mitoloji ve ezoterik bilgiler; tek bir çizgide buluşuyor. Burada okuduklarınız, tarih sandığınızın bir hafıza programı olabileceği fikrini, bildiğiniz gerçekliğinse kodlanmış bir simülasyon ihtimalini sorgulatacak. Bu sayfalarda, göklerdeki cennetlerin, dünyadaki cehennemin, ışık hızının ardındaki sınırların ve ilâhi adaletin nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu keşfedeceksiniz. Ve belki de fark edeceksiniz: Biz, ilk insanlar değiliz. Anıları silinmiş insanlığın son nesliyiz. Hazır olun Çünkü bu kitap, bildiğiniz tüm gerçekleri yeniden yazacak.

Semboller, kâinatın yazılım dili, gökyüzünün harfleridir. Yıllarca rüyaları, hayatı, bedeni ve hastalıkları bu kadim dilin ışığında okudum. Bugün, semboller ve rüyalar her zamankinden daha değerli; çünkü içinde bulunduğumuz çağda, hayatı ve kendimizi anlamanın yolu artık onlardan geçiyor. Rüyaların ve sembollerin dili, bize kendi iç evrenimizin kapılarını açar, varoluşun gizemli sırlarını fısıldar. Bu kitapla sizlere, bu kadim dili tanıma ve rüyalarınızla hayatınızı çözümleme olanağı sunuyorum. Onları kavradığınızda, yaşamın ve bilinmeyenin derinliklerine dair farkındalığınız büyüyecek; rüyalarınız artık sadece rüya olmaktan çıkıp, rehberliğinizin bir parçası olacak. Eğitimlerime devam edeceğim; ancak bundan sonra bu yolculuk, sadece bu kitabı okuyup rüyanın dilini kavrayan, sembolleri yorumlayabilir hale gelen ve Ben bu yolda daha derine gitmek, bilinmeyene yolculuk etmek istiyorum diyenlerle sürecek. Elinizde tuttuğunuz bu kitap, uyanış yolculuğunun ilk anahtarıdır

İNSAN NEDEN HASTA OLUR VE NASIL İYİLEŞİR? Hastalıklar yalnızca biyolojik bir bozukluk mu yoksa bilinç dışından sana gelen derin mesajlar mı? Bu kitap okurunu ruh, nefis, kalp ve beden arasındaki bağlantıları keşfederek hastalıkların bilinç dışı nedenlerinianlamaya davet ediyor. Modern tıbbın teşhis ve tedavi süreçlerinin ötesine geçen bu eser, bilinç dışının saklı kalmış bilgilerini ve bu bilgilerin sağlık üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Dr. Emine Aktunç Demirbaş, kurucusu olduğu Bilişsel Yenilenme Metodu ile insanın evrensel sistemlerle bağını, bilinç dışı inançlarının sağlığını nasıl şekillendirdiğini ve zanlarının gerçeklik algısını nasıl dönüştürdüğünü açıklıyor. Bilinç dışı farkındalık ve kişisel dönüşümle ilgilenen herkes için rehber niteliğinde olan bu kitap, okurunu kendi iç dünyasına derin bir yolculuğa çıkarıyor. Ruhunun hastalıklar aracılığıyla sana anlatmaya çalıştığı mesajları görebilir misin? Bilinç dışı kayıtlarını keşfetmeye ve sağlığını kökten dönüştürmeye hazır mısın? Sağlık, bilinç dışı, enerji ve ruhsal dönüşüm konularına ilgi duyan herkes için eşsiz bir kaynak! Unutma: Bedenin senin bu dünyadaki ilk mülkün!

A raf Suresi 11-17. Ayetler şöyledir : Andolsun sizi yarattık, sonra size suret verdik ve sonra da meleklere, Adem e secde edin dedik. İblis in dışındakiler secde ettiler; o secde edenlerden olmadı . Dedi: Sana emrettiğimde, seni secde etmekten alıkoyan neydi? Dedi ki: Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu ise TİYN den yarattın Öyleyse oradan in, orada büyüklenmen senin olamaz. Hemen çık. Gerçekten sen, düşenlerdensin dedi. Dirilecekleri güne kadar beni gözle. Dedi: Haydi sen gözlenenlerdensin. Dedi ki: Madem öyle beni azdırmana karşılık; ben de onları Senin istikamet yolunun üzerinde oturup azdıracağım Sonra muhakkak onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Çoğunu şükredici bulmayacaksın. İblis ilâhi emre karşı gelerek insanoğlunun yaratılışına itiraz eden, geleneksel olarak kötülüğün simgesi olarak tanımlanan bir figürdür. Ancak bazen kesin olarak doğru bildiklerimizi sorgulamamız gerekebilir. Bu metinlerde İblis in Tanrı ile adeta pazarlık ettiğini, Tanrı nın da bunu dikkate alarak önerisini kabul ettiğini görüyoruz. Bu kitap, geleneksel düşüncenin ötesine geçerek İblis in isyanını farklı bir açıdan değerlendirmeyi amaçlıyor. İblis gerçekten haksız mıydı, yoksa bilinmeyen bir hakikatin mi temsilcisiydi ? İblis Haklıysa , okuru derin teolojik ve felsefi sorularla yüzleşmeye davet ediyor. İlâhi dinlerin kutsal metinlerine ve tarihsel kaynaklara dayandırılan bu çalışma, İblis in isyanının ardındaki olası haklı sebepleri ve Tanrı nın emirlerine karşı duruşunun arka plânını irdeliyor. Belki de sorulması gereken asıl soru şu: Biz gerçekten kimin tarafındayız?

Günümüzden 450.000 yıl önce başlamış bir macera bu. Dünya üzerindeki yaşamı derinden etkileyen, belki de vaktinden önce olgunlaşmasına sebep olan bir macera... Dünya nın henüz kendisi ile olan mücadelesinin bitmediği zamanlarda, yerli yerine oturmasına izin vermeden zemininin, çok katlı gökdelenleri yapacak teknolojiyi getiren, olması gerekenden çok daha önce modern insan ve yapıtlarıyla Dünya yı buluşturan büyük bir macera. Bir gizem Ana akım tarihin bünyesinde barındıracak yer bulamadığı, ancak efsanelerle ve mitlerle açıklayabildiği bir alternatif tarihin izini sürüyor; yazılmamış bir gizemin perdesini aralıyoruz. Uzun, sancılı ve bilinmeyen bir tarih öyküsü bu aslında. Tanrılar ve insanların Dünya üzerindeki ortak öyküsü Dinler arası çekişmelerin yüzbinlerce yıllık temeli, bitmek bilmez savaşlara konu olan topraklar, yanlış tanrılara tapınmaktan vaz geçmeyen günahkâr şehirler ve aldıkları cezalar. Mısır, Sümer, İndus uygarlıkları; Anadolu, Anav, Kenan, Elam, Mani, Ebla halkları; Samiler, Hurriler, Amurrular Ve paylaştıkları tanrılar Bir tanrının ölümü, diğerinin cezalandırılması. Sıralaması bir türlü doğrulanamayan Sümer kral listeleri için arkeolojik ve tarihsel kanıtlar eşliğinde, eş zamanlı olarak Mısır ve İndus vadisini de içeren kronolojik bir önerme bu. Aynı zamanda Tufan ile insanın yaratılışı gibi mit olduğu düşünülen öykülerin arkeolojik, antropolojik kanıtlar eşliğinde gerçek dünyaya taşınması... Okuyucunun hiç bilinmeyen bir tarih, yaşamış tüm halkları etkileyen olaylar, devrimsel değişikliklere imza atan krallar ve şüphesiz tümünün üzerinde doğrudan etkisi olan tanrılar ile tanışmasını istedim. Unutulan isimler için biri aracılık etmeliydi. Kitaptaki tüm anlatımlar Sümer metinleri temelinde düzenlenmiştir.

Bu kitap olağandışı bir perspektifini sunduğu insanı içsel gelişime davet ediyor. Yazar, insanın iç dünyasındaki derinlikleri muhteşem bir şekilde açığa çıkarmakla kalmıyor, aynı zamanda içsel potansiyeli keşfetmenin anlamını da netleştiriyor. Her birimizin içinde saklı olan tohumları yeşertmemize yardımcı oluyor. Tohum, insanın içsel gücünü temsil eder. İnsan, yeterliliğinin büyük bir potansiyeline sahiptir ancak bu potansiyeli ortaya çıkarmak ve geliştirmek için çaba göstermelidir. İçsel yaşamın tohumdan ağaca olan yolculuğu ile özdeşleşerek daha derin bir düşünce yolculuğuna hazır olun. Kişisel gelişimin neden bu kadar önemli olduğunu, bu gelişim yolculuğunu nasıl başlatabileceğinizi ve sürdürebileceğinizi keşfedin. Kur an-ı Kerim ve diğer kutsal metinlerdeki derin bilgiler, bilimsel verilerin ışığında size rehberlik edecek. Her şey, ilk andan başlayarak bugüne kadar olan süreçte yeniden şekillenmeye başlayacak. İçsel yaşamın tohumdan ağaca olan yolculuğu ile özdeşleşerek daha derin bir düşünce yolculuğuna çıkmaya hazır olun.

Tarih 16 Mart 1920. İstanbul, sabaha karşı İtilaf kuvvetlerine bağlı askerler tarafından işgal edildi. 1918 de kontrol amaçlı başlayan işgal bu sefer resmi olarak ve tüm yönetimin ele geçirilmesi amacıyla yapılmıştı. Elinizdeki kitap, işte bu resmi işgalin başladığı günden itibaren ilk bir aylık süreci ele almaktadır ve dönemin gazetelerinde işgale dayalı çıkan haberleri yansıtmaktadır. Bakın o dönemin gazetelerinde yaşanan acılar nasıl tarif ediliyor: Kim bilir, bizim bu on bir, on iki yıldan beri gördüğümüz, bildiğimiz şeyleri çocuklarımız ve onların çocukları tarihte okurken ne hallere girecekler, nasıl yürekleri çarpacak, nasıl benizleri solacak! Hatta sanırım ki, bazı vakıaların doğruluğuna bile ihtimal veremeyecek kadar şaşkınlık ve hayret içinde kalacaklar ve bizi, muhakkak ya dağdan dağa aşan birtakım devler, ya da bir cehennemin alevinde elele dans eden zebaniler şeklinde tasavvur edecekler. Zavallı yavrucaklar Halbuki hepimiz ne adi bir devirde yaşadık, ne kadar küçücük adamlarız! (İkdam Gazetesi, 23 Mart 1920) Dünkü amansız kavgadan arta kalan; sakat, hasta, yaşlı ve öksüz beş on milyon Türk ün iki yıldır, sabah akşam; hem kendi kendine, hem başkalarına sorduğu sual bundan ibarettir. Geniş ovaları ve yüksek yaylaları arkamızda bıraktık; yegâne emelimiz, taşsız, dikensiz bir doğru yol üzerinde yürümektir. Bu doğru yolu bize kim gösterecek? Hangi bileği kuvvetli demirci örsüyle bize böyle bir doğru yola çıkan kapıyı açacak? (İkdam Gazetesi, 28 Mart 1920) Çünkü biz artık bütün varlığımız, bütün iman ve inancımızla Allah ın dünyalar yaratan büyüklüğüne sığınarak haykırdık: Ya istiklal ya ölüm!.. (Hakimiyet-i Milliye Gazetesi, 13 Nisan 1920)

1960 larda, maaşıyla 28 adet Cumhuriyet altını alan bir memur, bugünlerde sadece 3 tane alabiliyor. Yani insalık, gizli efendileri tarafından giderek daha fazla köleleştirilmeseydi, bugün ortalama bir çalışan sadece birkaç aylık maaşıyla, bir ev alabilecekti... İŞTE; İNSANLARIN BOYNUNDAKİ GÖRÜNMEZ ZİNCİRLER, KÖLELİK SİSTEMİ VE TARİHTEN GÜNÜMÜZE UZANAN HİKAYESİ... Peygamberlerin gösterdiği gerçek neydi ki köleler kitleler halinde onları izledi? Dinler köleliğe karşı ortaya çıkmışken, nasıl kölelik sisteminin bir parçası haline getirildi? Tanrı nın Krallığı neydi ve O nun yetkilerine neden kimse ortak olamazdı? Tarihin en şiddetli kölelik sistemi bugün nasıl işliyor? 13:16: Küçük büyük, zengin yoksul, özgür köle, herkesin eline ya da alnına bir işaret vurduruyordu. 13:17: Öyle ki, bu işareti, yani canavarın adını ya da adını simgeleyen sayıyı taşımayan ne bir şey satın alabilsin, ne de satabilsin. (İNCİL, VAHİY: 13/16-17) Sistemi yöneten sahte efendilerin sonu ne olacak? Derken biz onu, hem de sarayı ile yere geçiriverdik. O vakit Allah a karşı yardımına gelecek taraftarı da olmadı, Kendini kurtaracaklardan da değildi. (KASAS SURESİ- 81)

Yahudi alimleri Hz. Muhammed e üç soru sordular. Eğer dediler, bu sorulara cevap verebilirse o Allah ın peygamberidir. Fakat cevap veremezse yalancı ve sahtekârdır. Bu sorulardan bir tanesi doğuya ve batıya yolculuk yapan adamın kim olduğuyla ilgiliydi. Hz. Muhammed soruları aldı, tamam, dedi. Onbeş gün boyunca ses seda çıkmadı. Bu arada soruyu soranlar Peygamberin cevap veremeyeceğini düşünerek alay etmeye başladılar. Ama sonunda Kehf Suresi nin ayetleri; Sana Zülkarneyn den sorarlar: De ki: Size ondan bir hatıra okuyacağım. diye inmeye başladı. İşte, uzay-zamanda dolaşan ve dünyada hiç kimseye verilmemiş yetkilerle donatılmış olan bu insanın kim olduğuyla ilgi bilgiler, böylece aktarılmaya başlanmış oldu.