| Firma Adı | İletişim | Konum | ||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
OĞLAK YAYINCILIK VE REKLAMCILIK LTD.ŞTİ.
Şehit Muhtar Mahallesi Zambak Sokak No: 21 Taksim 34420 / / İSTANBUL / TÜRKİYE
|
İletişim: +902122517109 |
Salon: 7
Stant: 760
|
||||||||||||
| Ürün Grupları | ||||||||||||||
|
||||||||||||||
- Firma Hakkında
- Ürünler
- Firma Temsilcilikleri
- Firmanın Markaları
OĞLAK YAYINLARI, 1993 yılında kurulan Oğlak Yayınları, gastronomi (vegan, yemek kültürü), polisiye (Maceraperest Kitaplar), ansiklopedi-sözlük, anı-biyografi, inceleme-araştırma, roman, hikâye, şiir kitaplarının yanı sıra Akdeniz uygarlıklarından tarihteki büyük savaşlara kadar çeşitli konularda (Güzel Kitaplar), geçmişten günümüze İstanbul u anlatan (İstanbul Kitapları) ile Türk ve dünya edebiyatından çağdaş ve klasik yapıtlar yayımlamaktadır. Dünyanın en önemli gastronomi kitabı olarak kabul edilen Larousse Gastronomique, polisiye yazınında kaynak niteliğindeki Korkmayınız Mr. Sherlock Holmes, ilk sansürsüz ve eksiksiz Türkçe baskılarıyla İlahi Komedya ve Decameron, beyaz perdenin 17. yüzyıldan günümüze kadar gelişimini inceleyen Sinema Tarihi geniş yayın yelpazemizden bazı örneklerdir. Çağdaş Türk edebiyatından isimlerini sayamadığımız çok sayıda yazarımızın eserlerini okurlarımıza sunuyoruz.

Okumaya meraklı olduğunu söyleyip de polisiye roman okumadığını belirtenlere hep şaşarım. Örneğin hiç Simenon okumamış, değil bir edebiyat tutkununu, sıradan bir okuru anlamak sizce olası mı? Evet, onun ünlü kahramanı Komiser Maigret nin uğraştığı sorunlar çoğu zaman kendisi kadar sıradandır. Ama bu sıradan olaylar etrafında, Paris in eski sokakları, kahveleri, Kuzey Fransa nın dinmek bilmeyen yağmurları, yağlı toprağı, limanları, siste uzaklaşan gemileri, yaşlı orospuları, sessiz balıkçıları, alkolik memurları, zengin burjuva aileleri, hırsızı, doktoru, okul çocuğu, kapıcısı, şoförü, özetle Fransız toplumunun her sınıfı ve bireyi kusurları, nitelikleri, günlük yaşamlarıyla, bazen şiirleşen bazen bayağılığa kadar düşen bir dille karşımızda canlanmaz mı? Bu güzellik, polisiye roman ciddi edebiyat sayılmaz diye yadsınabilir mi? Çalışmamızda söz konusu ettiğimiz eserler hakkında yaptığımız yorumlar doğal olarak kişisel yorumlarımızdır ama şunu belirtelim ki yorumlarımız özellikle telif polisiye romancılarımız için olumlu bir yaklaşımla yapılmış, gedikli bir edebiyat eleştirmeninin soğuk ve bilgiç uzmanlığından uzak bir biçimde kaleme alınmıştır. Çalışmamızın telif ve çeviri bütün eserleri kapsadığı gibi bir iddianın hiçbir zaman arkasında olmayacağız ama şunu söyleyebiliriz ki yapılabileceğin en iyisi yapılmaya çalışılmıştır. Oğlak Yayınları, yarım yüzyıllık bir polisiye roman tutkunu yazarımız Erol Üyepazarcı nın bu kapsamlı, ciddi ve bir o kadar keyifli çalışmasını yayınlamaktan gurur duyuyor.

Bugüne kadar Türkiye de yazılmış ve yayımlanmış en kapsamlı sinema kitabı. Sinemanın tarihi, sanatı ve estetiğiyle iç içe geçen bir hayat serüveni. 601 hafta boyunca TRT2 de hazırlayıp sunduğu Sinema ve Edebiyat programıyla saygın bir TV adamı... Yirmi yılı aşkın bir süre üniversitede eğittiği öğrencileriyle, sinema-TV alanında büyük hizmet... Yıllarca yayın yönetmenliğini yaptığı ansiklopedilerle, ansiklopedik tarih yazımında kazanılmış yaratıcı uzmanlık... İtalyan Edebiyatı ndan, başta Decameron, İlahi Komedya ve Prens olmak üzere çok sayıda yaptığı çevirilerle kanıtlanan edebi ustalık... ... Ve bütün bunların sonunda Türkiye de hiç kimsenin cesaret edemediği kapsam ve ayrıntıda yazılmış ilk büyük sinema tarihi: Rekin Teksoy un Sinema Tarihi. Türk entelektüel dünyasında kendini kanıtlamış bir sinema yazarının kaleminden... ve elbette siyasetin gözlüğünden.

Boccaccio nun 1349-1353 yılları arasında yazdığı başyapıtı Decameron, on gün boyunca anlatılan yüz öyküden oluşur. Yazar, Decameron un önsözünde kitabın özelliklerini açıklar, sevenlerin, özellikle de seven kadınların acılarını hafifletmeyi amaçladığını belirtir. Decameron, gelişmekte olan Floransa burjuvazisinin, işleri nedeniyle sık sık uzak ülkelere giden kocalarının dönüşünü beklemekle ömür tüketen kadınları için yazılmıştır. Veba salgınından kaçmak için bir araya gelen yedi genç kadınla üç genç erkek gönüllerince yaşayarak gülüp eğlenmek, aklın sınırları dışına taşmayan zevkler tadabilmek amacıyla, önce Fiesole dolaylarında bir evde, sonra da bir şatoda konaklarlar. Her gün (Cumartesi ile Pazar dışında) öğleden sonra, her biri bir öykü anlatır. Öykünün konusunu kral ya da kraliçe belirler. Birinci ve dokuzuncu günde ise, herkes istediği öyküyü anlatır.

Yarımada, siyah beyaz fotoğrafların yansıttığı renkli düşler. Yavaş yavaş yer değiştiren pek çok anının, izlenimin, görüntünün dile gelmesi. Gecelerin hiç yumulmayan gözleri... Şarkılı akşamların hüznü sözcüklerin belleğinden yüreklere damlaması. Evlerin ne çok şey barındıran içi, odaların nefes alıp verişi, kapıların, pencerelerin dünyasının mırıldandıklarına gel de kulak verme! Ya, artık öykülerin bel kemiğini oluşturan olmayan o mahalleler, o sokaklar, o yollar, o evler, o insanlar!.. Yarımada bir ressamın iç dünyasını, bir öykücünün imgelerini dışa vuruyor. Bir öykücünün içinde yaşayıp giden renklerin diri dünyasının kapısını aralıyor. Yarımada daki öyküler kendilerini anlatıyor, daha doğrusu okurla söyleşiyor eskimeyen anıların izlerini süre süre. Çam ve zeytin ağaçlı yarımadanın usta bir ressamın, iyi bir öykücünün görebildiği, duyumsadığı, hayatın içinden seçip aldığı görüntülerin gözü pek fotoğrafları...

Hayır hocam. Ben aydınlandım, sana da bu aydınlanmayı sunuyorum. Elini uzattı. Bizimle çalış. Yeniden doğuşu gerçekten mümkün kılalım. Senin hayalini gerçekleştirmek için elimizde artık bir formül var. Bu formül bize sadece ölümsüzlüğü değil, dünyaya hükmetme şansını da veriyor. Düşünsene İnsanlara yaşam ve ölüm arasındaki sınırı kontrol edebileceğini söylersen, bunu kim istemez? ... Doktor gözlerini açtığında başı zonkluyordu. Görüşü bulanıktı, nefes almakta zorlanıyordu. Kolları ve bacakları, yatırıldığı yerde sıkı sıkıya bağlanmıştı, el ve ayak bileklerine dolanan plastik kelepçeler derisini acıtıyordu. Tepesindeki ışıklar öyle parlaktı ki etrafını göremiyordu. Çıplaktı ve üşüyordu. Başını kaldırmaya çalıştı ama ensesinden vücuduna bir ağrı saplandı. Ağzı kurumuştu. Derin bir nefes aldı ve etrafı dinledi. Sessizlik... Ama hayır, biri vardı Sonsuzluk Kapanı, Selin Bak ın Başkomiser Asya Sağlam Polisiyeleri dizisinin ilk kitabıdır

Dönem, İkinci Dünya Savaşı nın, daha kazananın kim olduğunun bilinmediği 1940 lı yılların başı. Türkiye tarafsız olarak bu zor dönemi geçirme sevdasında ama İnönü başkanlığındaki hükümet savaşın bize de sıçrayabilme olanağını gözden ırak tutmuyor. Önlemler ülkede büyük ekonomik sorunlara neden oluyor. O günlerde yüzde sekseni köylerde yaşayan nüfusun en genç kesiminden bir milyon kişi askere alınıyor... Korku, endişe kamuyu doğal olarak çok etkiliyor. O günlerin İstanbul u diğer taraftan hem İngilizlerin, hem Almanların gizli ajanlarının cirit attığı, birbirini gözetip çeşitli tertipler içinde olduğu bir kent. Yazar Burak Akgüç ün kahramanı Cemil i son macerasında yine İstanbul un bu kâbuslu günlerinde istemeden bulaştığı bir macerada, hem de bir sevda olayının içinde görüyoruz. Olayların gelişimi ilginç ve sürprizli son çok etkileyici.

Dünya şiirinin başyapıtı İlahi Komedya, Dante nin Cehennem e, Âraf a ve Cennet e yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır. İlahi Komedya, 14233 e ulaşan toplam dize sayısı ile şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir. Dante nin 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer, Dante ye Cehennem ve Âraf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder. Âraf ın tepesinde Vergilius yerini Cennet te Dante ye rehberlik edecek olan Beatrice ye bırakır. Dante, Beatrice yi ilk kez gördüğünde kendisi dokuz, Beatrice sekiz yaşındadır. Dante, ömrü boyunca Beatrice ye bağlı kaldığı gibi düşünce dünyasının da esin kaynağı olur Beatrice. Vergilius un Aeneis destanını örnek alan ve sıra dışı bir aşka mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya nın, tarih ve felsefeden dinbilime, gökbilimden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşıması da bir başka özelliğidir.

Vegan bir birey, Anadolu mutfağında neler yiyebilir? bu kitabın hareket noktalarındandır. Bu kitapta özenle seçilmiş 444 vegan reçete derledik. Reçetelerin bir kısmını benzer bulacaksınız. Benzer reçeteler çok önemli bir nedenle birbirinden ayrılmakta. Bazıları yöresel malzemeler, bazıları etnik kökenler, bazıları dinsel sebepler, bazıları mevsimsel etkiler nedeniyle değişiklik gösterir. Bazıları da bize bu tarifi ulaştıran ailenin kendi parmak izini, el işleyişini yansıtır. Bu küçük farklılıklar işte tam da yemekte lezzet meselesinin sırrını taşır. Bir belgesel serisinin jeneriğinde söylediğimi tekrarlamam gerekirse, Nasıl oluyor da aynı malzemeler farklı ellerde bambaşka lezzetlere dönüşüyor? İnsanın elyazısı gibi, parmak izi gibi birbirinden farklı oluyor lezzetleri. Doğduğu coğrafya, göçtüğü coğrafya, reçeteleri etkiliyor. İşte o ufak tefek farklılıklar tüm bunların izlerini de taşıyor. O izlerden Anadolu nun tüm halklarının kuşaklar boyu yolculuğuna tanık olmak da mümkün. Tariflerdeki ufak tefek değişiklikler birbirinden farklı hayatlar hakkında çok sayıda bilgi taşır. Bu sırlar müthiş bir zenginlik yaratmıştır. Bu mükemmelliği bizlere ulaştıran Anadolu nun tüm insanlarına şükranlarımızla

Dünyanın En Büyük Mutfak Ansiklopedisi LAROUSSE GASTRONOMIQUE İÇİN BÜYÜKLER KONUŞUYOR: Yalnız Fransız mutfağı için değil, yemek pişirmenin genelinde en önemli ve en güvenilir bilgi kaynağım olmuştur. - Julia Child - Fransız mutfağının gerçek sözlüğü. Bir şefe tek kitap için izin verilseydi, o kitap Larousse Gastronomique olurdu. - Mario Batali - Larousse Gastronomique im ilk kitaplarımdandır. Haftalarca yatakta bir soruya cevap ararken dört başka soruyla karşılaştım. - James Peterson. - Sözlükle öğreten dilbilgisi öğretmeni gibi, aşçıları da kavramlar için Larousse Gastronomique e yönlendiririm. - Charlie Trotter - Larousse Gastronomique standardı koyar. Başka yerde bulamadıklarım için ona başvururum. - Sheila Lukins - Üç yıllık çırak eğitimim sonunda Larousse Gastronomique armağan edilmişti. O günden beri her gün kullandım. - André Soltner - En sevdiğim başucu kitabı. Hep güvendim. - Nick Malgieri - Webster sözlüğü kıskançlıktan öl! Gerçek sözlük bu işte! - Ming Tsai 1048 sayfa ansiklopedi ve 64 sayfa özel ekler... Dört yüzü günümüz büyük şeflerinden olmak üzere üç bini aşkın yemek tarifi... Dört bini aşkın terim, tanım, teknik, tarih, kültür ve her türlü gıdayı içeren ansiklopedi maddesi... Olağanüstü güzellikte 200 ü aşkın fotoğraf ve tablo... Günümüz gurmelerinin tümünü mutlu edecek kitap!

Nerede kaldığımızı sakın unutma... İtalyan konsolosunun konutunun bitişiğindeki etrafı duvarlarla çevrili dar sokaktan geçerken, binanın bahçesindeki ıhlamur ağacının yola sarkan dallarından dökülüp yerlere saçılan yapraklarını görünce durdu. Olduğu yerden hafifçe öne doğru eğilerek görebildiği kadarıyla yerdeki kurumuş yaprakları incelemeye başladı. Bir yandan da bastonunu bir parmak gibi kullanıp onları çeviriyor, tek tek inceliyordu. Gözleriyle seçtiği iki tanesini bastonunun ucuyla çekerek yan yana getirdi. Sonra büyük bir dikkatle eğilerek yaprakları yerden aldı. Bastonunu tekrar koluna takıp yaprakları elleriyle inceledikten ve üzerlerindeki tozu sildikten sonra üst üste koyup pardösüsünün cebine yerleştirdi. Kitapların eşlik ettiği iki farklı yaşamın öngörülemeyen hikâyesi. Bir hayat kitap okumadan nasıl sürdürülebilir yahut kitapların arasında kaybolmadan nasıl yaşanır? Biri yolunu çizmeye yeni başlamış, diğeri yolun sonuna doğru ilerlemekte olan bu iki kişinin öyküsü okuru hem dingin, hem merak dolu bir maceranın içine sürüklüyor.
Firmanın kayıtlı temsilcilik bilgisi bulunmamaktadır.
- MACERAPEREST KİTAPLAR
EN
